Adı üstünde cumhurun yani milletin yönettiği, geleceği hakkındaki kararları 4-5 yılda bir de olsa seçim adı altında birlikte karar vermesi demektir Cumhuriyet. Bir anlamda demokrasidir. Tabidir ki Cumhurun Başkanını da seçer.
Milleti olmayan devlet olmaz. Peki, bir millet veya başkanı devletin yönetim şeklini değiştirmeye veya devleti sonlandırma kararı verebilir mi? Ya da milletin çıkarlarını başka milletlerin çıkarları doğrultusunda örseleyebilir mi? Milletin neredeyse hepsi aynı kararda da olsa böyle bir karar alması mümkün olamaz. Neden; kuruluş ilkeleri vardır. Bu ilkeler anayasada açık açık yazılmıştır. Teklif dahi edilemez. Ancak uzun yıllar içerisinde yavaş yavaş bu ilkeler sulandırılabilir. Ne için, başka milletlerin çıkarları için tabi ki.
Önce teklif edilebilir değişiklikler milletin seçtiği meclis tarafından yavaş yavaş değiştirilir. Örneğin yeraltı kaynaklarımız devletin kontrolü dışında çıkarılması ve yurtdışına gönderilmesi hem de gümrük vergisi bile vermeden sağlanır. Başka bir örnek; ecdadımızın uğruna kanla canla savaştığı topraklar yabancılara satılmasına göz yumulur.
Anayasamız pek çok şey hakkında hüküm içermektedir. Kuruluşundan günümüze pek çok maddesi değiştirildi. Hemen hepsi demokratikleşme adı altında. Evet, bazı maddeleri çok canlar yaktı değiştirilmesi şarttı ancak bazı maddeleri ağır ekonomik şartlar altında yabancı devletlerin borç verme karşılığında zorla değiştirildi. Tıpkı bundan önceki kurulmuş devletlerin ilkeleri gibi.
Yabancı devletlerin anlamadığı ve göremediği bir şey var. Türkler her ne kadar zora sokarsanız sokun sonunda birlik olmayı ve o zorlukları aşmayı bilen kadim bir millettir. Tarih boyunca bu on altı kere tekrar etmiştir ancak son olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti çok sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Henüz daha 97 yaşında genç bir devlettir. Bizler askere her zaman düğün şenliği gibi gider, vatanımız uğruna canımızı vermekten hiç kaçınmayız.
Milletimizin çıkarlarını, emeğini, kaynaklarını sömürmek için her türlü oyunu oynaya bilirsiniz? Biz genç bir devletiz, gençlik hataları olarak kabul eder zamanla düzeltiriz. Yüreğimizdeki memleket sevdası asla bitmez. İstiklal marşımızda dediğimiz gibi yurdumuzun üstündeki en son ocağı söndürmeden bu sevda bitmez.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi inanılmaz bir liderimiz oldu. Pek çok millete ilham kaynağı oldu. Onun çizdiği yoldan gideceğimize ant içtik. İçimizden sizin oyunlarınıza alet olabilecek birilerini her zaman bulabilirsiniz ancak onların dahi içlerinde aynı sevda mutlaka vardır. Kimin istiklal marşımız okunurken burnu sızlamıyor ve gözleri dolu dolu olmuyorsa zaten o bizden değildir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yazdığı belki de tek şiiri ile yazımı sonlandırayım. Türkiye Cumhuriyeti sonsuza kadar yaşayacaktır. Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk ve ilkeleri.
Gafil, hangi üç asır, hangi asır,
Tuna ezelden Türk diyarıdır.
Bilinen tarih söylememiş bunu,
Kalkıyor örtüler, örtülen doğacak,
Dinleyin sesini doğan tarihin,
Aydınlıkta karaltı, karaltıda şafak.
Yaşanan tarihi gömüp doğru tarihe gidin.
Asya’nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa’nın Alpler’ inde Oğuz torunları,
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.
Hep insanlar kendini bilseler,
Bilinir o zaman ki hep biriz.
Türk sadece bir milletin adı değil
Türk bütün adamların birliğidir.
Ey birbirine diş bileyen yığınlar!
Ey yığın yığın insan gafletleri!
Yırtılsın gökteki gafletten perde,
Hakikat nerede?
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında ve bugünlere gelmesinde emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyor, hayatta olmayanlarına rahmet, hayatta olanlara akıl fikir, henüz doğmayanlara sevgiler diliyorum.
Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun.
29 Ekim 2020
Gökhan Taneri VURAL
Not: Bu yazı Beykoz Ses Gazetesinde yayınlanmıştır.